12 EYLÜL 2016, Pazartesi : İZMİR
Akşam saat 21:00 Fahrettin Altay Meydanı Pamukkale Seyahat önü, saat 21:30 Alsancak Lozan Meydanı Atatürk Lisesi önü, saat 22:00 Karşıyaka Yunuslar Mavikule önü ve saat 22:30 Bornova Ege Kampüs kavşağından hareket ile yolculuğumuza başlıyoruz. Uşak,  Afyon,  Polatlı, Ankara üzerinden Kastamonu’ya hareket. Güvenli gece yolculuğu… 
13 EYLÜL 2016, Salı : ÇANKIRI – ILGAZ – KASTAMONU
Sabah saatlerinde Uzak Çağların Kenti Çankırı’ya geliyoruz. Restore edilmiş geleneksel Çankırı evlerini geziyor ve serbest zaman veriyoruz. Buradan Ilgaz’ları aşarak Kastamonu’ya hareket ediyoruz. Kastamonu’da yapacağımız şehir turunda; Şerife Bacı Anıtı, Vilayet Binası, Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi, Saat Kulesi, Kastamonu Kalesi, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Nasrullah Kadı Külliyesi, Yakup Ağa Külliyesi, Dokuma ve El Sanatları Atölyesini ve Kastamonu Konaklarını göreceğiz. Keyifli bir günün ardından otelimize gidiş ve yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelimizde.
14 EYLÜL 2016, Çarşamba : KASTAMONU – VALLA KANYONU – ILICA ŞELALESİ – PINARBAŞI
Sabah kahvaltısı sonrası otelden ayrılıyoruz. Pınarbaşı Valla Kanyonu’nu keşfetmek üzere yola koyuluyoruz. Pınarbaşı İlçesi’ne vardığımızda bir cennetle karşılaştığımızı hissediyoruz:  Yeri göğü kaplayan zümrüt yeşili ormanlar, bir milyon yıllık doğal oluşumlar, "Vahşi Cennet" olarak anılan dünyaca ünlü Valla (Varla) Kanyonu ve Ilıca Şelalesi… Düşlerimizin ötesine geçen bir doğal ortamın içine giriyoruz. Ilıca Köyü içinde Bizans’lılardan kalma bir hamamı geziyoruz. Sonra Ilıca Şelalesi’ne gidiyoruz. Sular 15 metre yüksekten dökülerek doğal bir havuz oluşturuyor. Şelalenin en önemli özelliği, havuzun yemyeşil bir bitki örtüsü ile çevrili olması ve yüzmek için plajı andıran küçük bir kumsalı olması.  Bol bol fotoğraf çekip keyifli saatler geçiriyoruz. Sonra da aracımızla tüm Valla Kanyonu’nu kuş bakışı seyretmeye gidiyoruz. Devrekani Çayı'nın Karadeniz'e ulaşmak için Küre Dağları'nı yarıp geçtiği doğal bir fenomen Valla Kanyonu! Burada geçireceğimiz keyifli saatlerin sonrasında otelimize gidiş ve yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelimizde.
15 EYLÜL 2016, Perşembe : PINARBAŞI – BARTIN – AMASRA – SAFRANBOLU
Sabah kahvaltısı sonrası otelden ayrılıyoruz. Bartın üzerinden “Çeşmi Cihan“ Dünyanın gözü olarak nitelendirilen, limanı ve balığıyla ünlu Karadeniz’in şirin beldesi Amasra’ya doğru yola çıkıyoruz. Denize doğru uzanmış bir burun, burnun iki yanında korunaklı birer liman görevi gören iki koy ve ana karaya bağlı ve bağımsız adaları ile eşsiz bir görsel güzelliğe de sahip olan Amasra hem 3000 yıllık tarihi, yerel el sanatları, balıkçılığa dayanan ve hem de kendini çevreleyen ormanlık alanları ile görülmeye değer yerlerden biridir. Eski Ceneviz yerleşimi olan bu şirin beldede; Amasra Kalesini, surları  geziyor ve resimliyoruz. Arzu edenlerle Amasra müzesi gezilecektir. Ağaç oymanın en güzel örneklerini görebileceğiniz çarşısında alış veriş imkanı. Amasra’dan ayrılıyor Safranbolu’ya geçiyoruz. Adını yörede yetişen safran bitkisinden alan Müzekent Safranbolu; Türklerin ve Rumların ortak yaşantısının izlerini taşıyan bir kent. Panoramik olarak yapacağımız turumuza; Safranbolu’da en güzel gezi evi olan; Kaymakamlar Konağı’nı gezerek başlıyoruz. Hükümet Konağı’ı ve Saat Kulesinin bulunduğu Kale Mevkiini, Safranbolu’nun ruhunu yansıtan sokaklardan geçerek panoramik Cinci Hanı ve Hamamı, İzzet Mehmet Paşa Camii, Akçasu Kanyonunu, Köprülü Mehmet Paşa Camiini ve avlusundaki Güneş Saatini geziyoruz. Evleri ve lokumlarıyla meşhur tarihi kentin meşhur lokumcusunda lokuma dair bilgi alırken aynı zamanda lezzetli lokumlarından tatma ve alışveriş imkânı. Yemeniciler Arastasında verdiğimiz alışveriş molasını takiben otelimize gidiş ve yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelimizde.
 16 EYLÜL 2016, Cuma : SAFRANBOLU – KRİSTAL, CAM TERAS – YÖRÜK KÖYÜ – ABANT – İZMİR
Kahvaltı sonrası Safranbolu’dan ayrılıyoruz. İlk olarak Tokatlı Kanyonu’na gidiyoruz. Roketatar mermisiyle dahi kırılmayan Kristal Teras’dan kanyonun muhteşem manzarasını gördükten sonra Yörük Köyüne gideceğiz. Yörük köyü Safranbolu'nun yanı başında aynı mimariye sahip doğal özellikleriyle bozulmadan, yağmalanmadan günümüze kadar gelebilmiş ender köylerden biridir. Yöre halkının büyük şehirlere göçü nedeniyle terk edilmiş görünümündeki şirin köyün tamamı adeta açık hava müzesi gibidir. Verilecek serbest zaman sonrasında dört mevsimde dört ayrı doğal güzelliği yaşayan, çevresi çam ormanlarıyla kaplı, mis gibi havası ile zümrüt yeşili güzelliğin sahibi Abant’a çıkıyoruz. Keyifli bir günün ardından İzmir’e dönüş yolculuğumuza başlıyoruz. Bursa-Balıkesir güzergahı üzerinden verilecek molalar sonrası gece geç saatlerde İzmir’e varış ve turumuzun sonu. Bir başka gezimizde buluşma dileğimizle sizlerle vedalaşıyoruz.